12 Ağustos 2009 Çarşamba

Tatil, Dinlenceye Hazırlık….Tatil derken bitti bile..

Uzun bir süre hatta evlendiğimden beri ufak kaçamaklar hariç tatil adına yaptığımız uzun bir dinlence dönemimiz olmamıştı. Her yılın il yarısında yaşadıklarımız, İrfanın yaz dönemi mesleki çalışma temposu nedeniyle bir türlü hayata geçiremediğimiz tatil durumunu artık oğluşumla ilk defa yaşayacaktık. Onunla daha güzel olacaktı her şey.

Tabi bu durumu hazır olmayan bünye sevgili Banu gibi organizeli davranamayıp, neler alması neler yapması gerektiğini düşünmekteydi. Dolayısıyla son gün ortada hazırlanmış bir adet bavul bile yoktu. Ama her şey kontrolum altındaydı. Eve 19.20 gibi gelip oğluşumla kavuşma, koklaşma sonrasında, uyku öncesi yapılan ufak tefek oyunlar sonrasında uykuya geçeceğini bildiğim için sakindim. Öylede oldu oğluşum mışıl mışıl uyurken ben tüm hazırlıkları tamamladım. Öncelik oğluştaydı, hazırlanmamış olsa bile kafamda götüreceğim her şey bir bir sıralanmıştır.

Kıyafetler dışında burun damlamız, ateş düşürücülerimiz, ateş ölçerimiz vs. gibi öncelikler bavuldamıydı tamam, gerisi boş. Oğluşumun kocaman bir bavulu olup, bizimde eşimle küçücük bir çantayı paylaşmamız boyutlarımızla karşılaştırdığımızda ayrı bir olaydı.
Tatile İzmir’de çok sevdiğim ortaokul ve lise dönemlerimizde hiç ayrılmadığımız arkadaşlarımızda başladık. İki tane oğlu var. Kutluay’dan büyük olmalarına rağmen çok iyi anlaştılar. Oğluşum onlarla sanki konuşuyordu. Hareketleri ve davranışları o kadar farklılaşıyordu ki şaşırıp kalıyor bakmaya doyamıyordum. Büyüdüğünü iyiden iyiye fark ettiriyordu. Tabi uzun bir zamandan sonra hiç bukadar beraber olamamıştık hafta sonları dışında. Aslında bunları gördükçe bir yandan seviniyor ancak buruk bir sevinç oluyor diyebilirim. Çünkü gün boyu onu hiç göremiyorum.Arada kaçamaklara hiç fırsat yok. Akşamları 19.00 dan sonra sadece görebilmek beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Ancak şimdilik yapacak bir şey yokL Aslında bu gruba katılmamın önemli sebeplerinden biride bu. Kısa zamanlarda onunla iyi vakit geçirebilmek. Bunun içinde işten geldiğim gibi başka hiçbirşeye vakit ayırmadan ona zaman ayırıyorum (ne kadar yeterli olduğu tartışılır). Onunla oynamaya, uyumadan önce aktiviteler yapmaya çalışıyorum ama… Bu kısa zaman diliminde yapabileceklerim konusunda da sürekli okuyup bilgi toplamaya çalışıyorum. Konu çok saptı tatil hazırlığıydı ama nereye kaydı. Aslında yazacak o kadar çok şey varki; insan ilk defa yazarken nerden nasıl başlayacağını bilemiyor hatta konu bir yerden başka yerlere kayabiliyor.

Dediğim gibi İzmir merkezde geçirdiğimiz birkaç gün sonrasında Urla’ya, yani eşimin 1998 yılından beri çalıştığı Liman Tepe Kazı alanına yakın bir yerde konaklamaya başladık. Hergün oğluşumla uyanmak ve gün boyu beraber olmak ne kadar güzel bir duygu. Hiç bitmesin istiyorum. Tabi bu arada İzmir’in sıcağı nedeniyle oğluşum isilik oldu. Ankara’da bile çok terleyen oğluşum İzmir sıcağına hiç dayanamadı. Ama sinekler konusunda hiç problem yaşamadık. İlk defa sinekler beni ısırdığı için hiç kızmadım. Çünkü her zaman bu böyle olmuştur. Benim bulunduğum odada başka hiç kimseyi ısırmaz sivriler, direk beslenme ihtiyacını benden karşılarlardı. Yine aynen böyle oldu ama bu oğluşumun işine yaradı onu hiçbir sivri rahatsız edemedi.
Oğluşumun deniz ile tanışması çok eğlenceliydi. Sanki uzun süredir görmediği bir arkadaşına ulaşmış gibiydi. Çok tanıdık, samimi ve mutluydu. Çok kısa sürelerde denize girdi. Çıkardığımızda da mutsuzdu.


Otele geçtiğimiz ve babamızın Liman Tepe Kazı evine 1 saat için ayrıldığı süre içersinde oğluşumla baş başa bahçede parkta zaman geçirdik. Ağaç dalına asılmış salıncak çok işimize yaradı, sallanırken bir yandan dediklerimiz anlaşılmasada grameri farklı bir dilde konuşarak sürekli ilgiyi üzerimize çekmekteyiz. Zaten oğluşum 2. ayından sonra sürekli bir konuşma eğilimi gösteriyor. Belkide konuşuyor.

Tatilde olduğumuz hafta ağustos 5 Çarşamba günü 2. dişimizde görünmeye başladı. Artık tamamen protez diş yaptırma fikrinden uzaklaştıkJOğluşumun uzun süre çıkmayan dişleri için endişe duyuyorduk. Bu arada danıştığımız dayı diş hekimi olunca” çıkmazsa artık protez yaptırırız gibi” espiriler havada uçuşurken gerçekten arada neden çıkmadı deyip meraklandığımda oluyordu. Ama ne kadar geç çıkarsa o kadar iyi vs gibi cümleler beni telkin ediyordu. Neyse artık protez yok.

Bu arada oğluşum bu tatilde başka ilkleri de yaşadı henüz Ankara AOÇ ye gidemedi ama Urla’da bir çok ilk yaşadı. Keklikler, kediler, ördekler, keçiler, kaplumbağalar, farklı cinstentavuklar, köpekler, karıncalar vs. Kısacası dört duvar arasındaki mecburi yaşamından farklı bir ortam yaşadı oğluşum. Babasının dalış yaptığı, deniz altı yerleşim kazısına dışardan tanık oldu. Bu bir hafta ona çok iyi geldi. Dolayısıyla banada. İkinci dişimiz, deniz, arkadaşlar, kazı evi ortamı, ekibi, Urla, Çeşmealtı pazarı derken tatil bitti ve ayrılık geldi çattı.
Yine çok üzgünüm, ben işte, sen evdesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder